1960 Sonrası Hikâye Özellikleri ve Eğilimler
1960 sonrası Türk hikâyeciliği büyük bir dönüşüm yaşadı. Bu dönemde köyden şehre göç, şehir yaşamındaki zorluklar, kadın sorunları ve Almanya'ya işçi göçü gibi toplumsal konular işlenirken, bireyin psikolojisi ve varoluşsal sorunları da hikâyelerde yer buldu.
Bu dönemde üç temel eğilim görüyoruz. Toplumcu gerçekçiler (Orhan Kemal, Tomris Uyar, Füruzan) işçi, köylü ve göçmen sorunlarını ele aldılar. Millî ve dinî duyarlıkları yansıtan yazarlar (Mustafa Kutlu, Rasim Özdenören, Nazan Bekiroğlu) geleneksel değerleri, İslami ve mistik unsurları eserlerine taşıdılar. Modernist yazarlar (Oğuz Atay, Nezihe Meriç, Bilge Karasu) ise modern insanın bunalımını, yalnızlığını ve topluma yabancılaşmasını anlattılar.
Modernist eserler geleneksel tekniklerin dışına çıkarak bilinç akışı, iç konuşma ve geriye dönüş gibi teknikler kullandı. Bu eserlerde sıradan zaman akışı bozulur, simgeler önem kazanır ve olaylardan çok karakterlerin iç dünyası ön plana çıkar.
Dikkat! 1960 sonrası hikâyecilikte yeni bir tür olan "küçürek hikâye" de ortaya çıkmıştır. Az kelimeyle çok şey anlatmayı amaçlayan bu tür, yoğun ve imgesel bir anlatıma sahiptir. Ferit Edgü ve Necip Tosun gibi yazarlar bu türün önemli temsilcileridir.