Beylikler Dönemi ve Selçuklu Medeniyeti
Moğol baskısı sonrası Anadolu'da çok sayıda beylik kuruldu. Aydınoğulları, Candaroğulları, Dulkadiroğulları, Germiyanoğulları, Hamidoğulları gibi beylikler bölgesel güçler olarak ortaya çıktı. Karamanoğulları, kendilerini Selçukluların varisi sayıyor ve Konya'yı merkez tutuyordu. Bu beylikler arasında Osmanoğulları da önce Ankara, sonra Bursa, Söğüt ve Domaniç'i merkez edinerek yükselmeye başladı.
Selçuklu devlet yönetimi, Büyük Selçukluların sistemini devam ettirdi. Hükümdarlar "sultan" unvanını kullanırken, divan örgütü benzer şekilde işledi. Bunlara ek olarak "Pervaneci Divanı" ile ikta sistemindeki toprak kayıtlarını tutarak merkezi otoriteyi güçlendirdiler. İkta topraklarını küçük parçalar halinde dağıtarak merkezi yönetimi korumayı amaçladılar.
Ekonomik hayatta Anadolu'nun konumu büyük avantaj sağladı. Ticaret yolları üzerinde bulunan Selçuklular, ticareti geliştirmek için kervansaraylar inşa ettiler, yolları güvence altına aldılar. Antalya, Alanya, Sinop gibi önemli limanları fethederek deniz ticaretine de yöneldiler. Venedik ve Kıbrıs ile ticaret anlaşmaları yapıldı. İlk altın para II. Kılıç Arslan zamanında basıldı.
Kültürel alanda Türkçe günlük hayatta kullanılsa da, resmi dil Farsça, eğitim dili Arapçaydı. Karamanoğlu Mehmet Bey 1277'de ilk kez Türkçeyi resmi dil ilan etti. Divan Edebiyatı Hoca Dehhani ile Selçuklu sarayında başladı. Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli gibi büyük isimler bu dönemde yaşadı.
Haydi Düşünelim: Selçukluların inşa ettiği 200'den fazla kervansaray, günümüzün otelleri ve dinlenme tesislerinden farklı mıydı? Bu yapılar sadece barınma değil, eğitim, sağlık ve güvenlik hizmetleri de sunuyordu!
Selçuklular bilim ve sanatta da ilerlediler. Anadolu'daki ilk medrese Danişmentliler tarafından kurulan Yabanlu Medresesi oldu. Medreselerde dini bilimlerin yanında tıp, astronomi, matematik gibi dersler de okutuldu. Mimari alanda cami, medrese, kervansaray, darüşifa ve köprülerle Anadolu'yu donattılar. Konya Alaeddin Camii, Kayseri Gevher Nesibe Şifahanesi, Malabadi Köprüsü gibi eserler bu dönemden günümüze ulaştı.