Osmanlı'dan Kalan Mirasımız
Yaklaşık 600 yıl üç kıtada hüküm süren Osmanlı Devleti, yaşadığı topraklardaki toplumların kültürlerine saygı gösterirken, Türk kültürünü de yaşatmıştır. Bu zengin kültür, yerli ve yabancı birçok seyyahın ilgisini çekmiştir.
Osmanlı'da seyyah denince akla ilk gelen isim Evliya Çelebi'dir. Osmanlı'da birçok yeri gezmiş ve ünlü seyahatnamesini yazmıştır. Günümüzde birçok yerin geçmişi hakkında bilgileri onun eserinden öğrenmekteyiz. Seyyahlar, Osmanlı'nın konukseverliği, gelenek-görenekleri, hayvan sevgisi, dini bayramları, hayırseverliği, büyüklere saygısı, temizliğe verdiği önem, mimari eserleri, sporları ve aile yapısı hakkında bilgiler vermişlerdir.
Osmanlı sanatında mimari eserler ön plana çıkmıştır. Cami, medrese, han, hamam ve çeşme gibi yapılar, Osmanlı sanatının en güzel örnekleriyle süslenmiştir.
Not: Zimem Defteri uygulaması, Osmanlı'da Ramazan ayında zengin kişilerin esnaftaki veresiye defterlerini satın alarak borçluların borçlarını ödemesiyle gerçekleşirdi. Böylece yardımseverlik gizli tutulurdu.
Osmanlı kültür ve sanatının önemli örnekleri arasında çini (toprağın pişirilip şekil verilerek vazo, tabak yapılması), ebru (özel boyalar ve fırçalarla suya resmetme sanatı), hat (güzel yazı yazma sanatı) ve halıcılık gibi el sanatları bulunur. Ayrıca Türk kahvesi de 16. yüzyılda Yemen'den gelmiş, Türklerin farklı pişirme metoduyla kendine özgü bir içecek haline gelmiştir.
Osmanlı'nın yardımlaşma kültüründe önemli bir uygulama olan Zimem Defteri uygulamasında, Ramazan ayında zengin hayırseverler esnaftaki veresiye defterlerinin bir kısmını veya tamamını satın alarak borçluların borçlarını öderlerdi. Bu şekilde ne borcu ödeyen kişi borçluyu tanır, ne de borçlu kendi borcunu kimin ödediğini bilirdi.