Spor İngilizcesi: Temel Kelimeler ve Röportaj İfadeleri
Spor haberlerini İngilizce izlemek ya da okumak artık zor gelmiyor mu? Bu temel spor kelimeleri sayesinde her şey çok daha anlaşılır hale gelecek.
Team (takım) ve individual (bireysel) sporlar arasındaki farkı bilmek önemli. Basketbol takım sporu, tenis ise bireysel spordur. Indoor (kapalı alan) ve outdoor (açık alan) sporları da ayırt edebilirsin - voleybol kapalı alanda, futbol ise açık alanda oynanır.
Maç sonuçları için en önemli kelimeler win (kazanmak) ve lose (kaybetmek). "Win the match" maçı kazanmak, "lose the match" ise maçı kaybetmek demek. Beat kelimesi de çok kullanılır - "beat the opponent" rakibi yenmek anlamına gelir.
İpucu: "Train" sadece tren değil, antrenman yapmak anlamında da kullanılır!
Röportaj ifadeleri de çok pratik. "How often do you train?" (Ne sıklıkla antrenman yapıyorsun?) ve "What are your future plans?" (Gelecek planların neler?) gibi sorular sürekli duyarsın. Röportajcılar genellikle "I see" (anlıyorum) ve "Good luck" (başarılar) ifadelerini kullanır.
Spor salonunda equipment (ekipman) kullanırken, work with the weights (ağırlıklarla çalışmak) ya da exercise in the gym (spor salonunda egzersiz yapmak) ifadelerini duyabilirsin. Beslenme konusunda ise go on a diet (diyet yapmak) ve have a special diet (özel diyet yapmak) ayrımını bil.