Hikâye Türünün Gelişimi
Milli Edebiyat sanatçıları hikâyelerinde çoğunlukla toplumsal temaları işlemişlerdir. Osmanlıcılık, Türkçülük ve Batıcılık akımları hikâyelerdeki konuların belirlenmesinde etkili olmuştur. Bu dönemde genellikle olay hikâyeciliği (Maupassant tarzı) benimsenmiştir.
Edebiyat akımlarına göre hikâye türü farklı özellikler göstermiştir. Tanzimat Dönemi'nde toplumsal konular ve sadeleştirilmeye çalışılan bir dil varken, Servetifünun Dönemi'nde bireysel konular (yalnızlık, karamsarlık, hayal kırıklıkları) ve ağır, sanatlı bir dil kullanılmıştır. Milli Edebiyat Dönemi ise 1911'de Selanik'te Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp öncülüğünde "Genç Kalemler" dergisinde yayımlanan "Yeni Lisan" makalesiyle başlamıştır.
Milli Edebiyat Dönemi hikâyelerinde Anadolu insanının yaşam koşulları, tarihi olaylar, Kurtuluş Savaşı yıllarında çekilen sıkıntılar, milliyetçilik düşüncesi, aşk, bağımsızlık, yanlış Batılılaşma, geçmişteki kahramanlıklar ve vatan sevgisi konu olarak işlenmiştir.
Merak uyandıran bilgi: Hikâye türünün ilk örneklerinden olan halk hikâyeleri, âşıklar (ozanlar) tarafından hem nazım (şiir) hem de nesir (düzyazı) şeklinde, saz eşliğinde anlatılırdı!