Dini-Tasavvufi Halk Şiiri ve Türleri
Dini-Tasavvufi Halk Şiiri, Ahmet Yesevi ile Türkistan'da başlayıp Anadolu'ya yayılan bir gelenek oluşturmuştur. Dini konular, vahdet-i vücud (tek vücut) kavramı etrafında şekillenmiş, sade bir dille ifade edilmiştir. Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli bu geleneğin Anadolu'da yayılmasında büyük rol oynamıştır.
Bu şiirlerin en önemli türleri şunlardır:
İlahi: Allah'ı övmek, O'na yalvarmak amacıyla yazılan şiirlerdir. İlk örnekleri Ahmet Yesevi'ye ait olan ilahiler, hece ölçüsünün 7-8-11'li kalıplarıyla yazılır. En güzel örnekleri Yunus Emre'ye aittir. Tarikatlara göre farklı adlar alır: Yeseviler "hikmet", Mevleviler "ayin", Bektaşiler "nefes" adını kullanır.
Nefes: Bektaşi tarikatlarında vahdet-i vücud, tarikat ilkeleri ve Allah aşkı konularında, saz eşliğinde söylenen şiirlerdir. Gösterişsiz, alçakgönüllü bir üslupla yazılan nefesler, ilahilerin Bektaşi karşılığıdır. Kaygusuz Abdal ve Pir Sultan Abdal bu türün önemli temsilcileridir.
Deme: Alevi-Bektaşi tarikatında saz eşliğinde söylenen, 8'li hece ölçüsü ile yazılan şiirlerdir. Bektaşilikle ilgili konuları işleyen demelerin en ünlü örnekleri Pir Sultan Abdal'a aittir.
Nutuk: Pirlerin tarikata yeni gelenlere kuralları ve felsefeyi anlatan didaktik şiirleridir. 11'li hece ölçüsüyle yazılır, Kaygusuz Abdal bu türün önemli temsilcisidir.
Devriye: İnsanoğlunun yaradılıştan varoluşunu anlatan (Allah'tan geldik, Allah'a döneceğiz düşüncesi) şiirlerdir. 11'li hece ölçüsüyle, dörtlük nazım birimiyle yazılırlar.
Şathiye: Tasavvuftan, dinden alay edermiş gibi görünen, ancak derin anlamlar içeren şiirlerdir. Kaygusuz Abdal bu türün en ünlü temsilcisidir.
Dikkat: Dini-tasavvufi şiir türlerini birbirinden ayırt ederken hem içerik hem de hangi tarikata ait olduğuna dikkat edin. Örneğin, Bektaşilerde "nefes" ve "deme" ön plandayken, diğer tarikatlarda "ilahi" yaygındır.