Türk Edebiyatında Nesir Üslupları ve Temsilcileri
Türk edebiyatında nesir (düzyazı) gelişimi üç ana kolda ilerlemiştir: sade nesir, orta nesir ve süslü nesir. Her biri farklı dönemlerde popülerlik kazanmış ve önemli temsilciler yetiştirmiştir.
Sade nesir, halk dilini kullanan ve öğretici bir üslup benimseyen yazı tarzıdır. Mercimek Ahmed'in Kabusnâme'si, Yazıcıoğlu Ahmet Bican'ın Envârü'l-Âşıkîn'i bu türün önemli örneklerindendir. Sade anlatımı ve doğrudan aktarımıyla okuyucuyla kolayca bağ kuran bir üsluptur.
Orta nesir, halk dili ile sanatlı anlatımın bir karışımıdır. Evliya Çelebi'nin Seyahatnâme'si, Kâtip Çelebi'nin Cihannüma ve Keşfü'z-Zunûn gibi eserleri bu tarzın en tanınmış örnekleridir. Bu üslup hem anlaşılır hem de sanatlı bir anlatım sunarak geniş kitlelere ulaşabilmiştir.
Süslü nesir ise ağır ve sanatlı bir anlatım benimsemiştir. Sinan Paşa süslü nesrin kurucusu sayılırken, Nergisi ve Veysî bu tarzın önemli temsilcileridir. Nergisi'nin Nihalistân'ı Türk edebiyatındaki ilk ve tek mensur hamse olarak bilinir.
Önemli İpucu: Sınavlarda en çok süslü nesrin temsilcileri ve eserleri sorulur. Özellikle Sinan Paşa'nın Tazarruname'si, Nergisi'nin Nihalistân'ı ve Veysî'nin Dürretü't-Tâc eserleri anahtar isimlerdir!
Türk edebiyatında nesir gelişimi aynı zamanda dönemin edebi akımlarını da yansıtır. Sebk-i Hindi (Hint üslubu) ve Mahallileşme akımları şiirde olduğu gibi nesirde de etkilerini göstermiştir. 19. yüzyıla doğru ise Namık Kemal ile birlikte yeni bir nesir anlayışı başlamış, modern Türk edebiyatının temelleri atılmıştır.