Modernist (Postmodernist) Hikâye
Modernist hikâye anlayışı özellikle 1980'li yıllardan sonra Türk edebiyatında benimsenmiştir. Batılı, öznel ve felsefi yaklaşımlar ilke edinilmiştir. Dünya edebiyatında Franz Kafka, Albert Camus, Jean Paul Sartre gibi yazarlar bu akımın öncüleri olmuştur.
Modernist hikayelerde politik ve ideolojik konumda olmayan insanların çevreleyen dünyadan nefreti anlatılır. Kuşku, bunalım, yalnızlık temaları öne çıkar, bazen sevinç ve korku duyguları iç içe işlenir. Bu hikayelerde anlatım kapalı ve imgelidir, alegorik anlatımlardan yararlanılır ve karakterlerin gerçek adları çoğunlukla verilmez.
Bilinç akışı ve monolog gibi tekniklerin yaygın kullanıldığı bu hikayelerde fantastik öğeler ön plandadır. Gerçeklik, bilinmeyenler ve hayallerle harmanlanmıştır. Modern toplumun basitliği eleştirel bir şekilde ele alınır ve metinlerde kasıtlı bir anlaşılmazlık yaratılır.
Modernist hikayelerde belirgin zaman dilimleri yoktur, öznel bir zaman anlayışı hakimdir. Olaylar belirli bir mekâna bağlı değildir ve mekânlar arası mantıksal geçişler bulunmaz. Gerçek ile hayal iç içe geçmiştir.
Modernist hikâyeleri anlamak için: Bu hikâyelerde anlam aramaktan çok, metnin duygusunu ve atmosferini hissetmeye çalış. Her şeyin bir mantık çerçevesinde açıklanması gerekmez.
Nezihe Meriç, Bilge Karasu, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Haldun Taner, Leyla Erbil ve Orhan Pamuk modernist hikâye yazarları arasında sayılabilir. Bu yazarların eserleri, alışılmışın dışına çıkan kurguları, dil oyunları ve deneysel anlatım teknikleriyle geleneksel hikâye anlayışından farklılaşır.