Hikâye Türleri ve Cumhuriyet Dönemi Hikâyeciliği
Hikâyeler temelde iki ana gruba ayrılır. Olay hikâyesi, serim-düğüm-çözüm bölümlerinden oluşur ve merak unsurunu ön planda tutar. Bu türün dünya edebiyatındaki temsilcisi Maupassant, Türk edebiyatındaki temsilcisi ise Ömer Seyfettin'dir. Durum hikâyesi ise sıradan insanların yaşamlarını ve çeşitli durumlar karşısındaki duygu ve düşüncelerini anlatır. Dünyada Çehov, Türkiye'de ise Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal bu türün önemli temsilcileridir.
Cumhuriyet dönemi hikâyeciliği (1923-1940), gözleme ve gerçekliğe dayalı bir anlayışla gelişmiştir. Bu dönemde hikâye bağımsız bir tür olarak kabul edilmiş, olay hikâyelerinin yanında durum hikâyeleri de yazılmaya başlanmıştır. "Sanat toplum içindir" anlayışı hâkimdir. Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Kenan Hulusi Koray, Sadri Ertem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Sabahattin Ali, Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal bu dönemin önemli hikâyecileridir.
Reşat Nuri Güntekin, Millî Edebiyat Dönemi'nde başladığı yazarlık hayatına Cumhuriyet Dönemi'nde de devam etmiştir. Toplumcu yönü ağır basan Güntekin, eserlerinde genellikle Anadolu'yu ve Anadolu insanını konu edinmiştir. Çalıkuşu, Damga, Yeşil Gece, Acımak ve Yaprak Dökümü gibi romanlarının yanı sıra Tanrı Misafiri ve Leyla ile Mecnun gibi hikâye kitapları da bulunmaktadır.
Hatırlatma: Sınavlarda en çok sorulan konulardan biri, olay hikâyesi ile durum hikâyesinin karşılaştırılmasıdır. Olay hikâyesinde merak unsuru ve belirli bir olay örgüsü varken, durum hikâyesinde anlık durumlar ve karakterlerin iç dünyası öne çıkar.