1940-1960 Cumhuriyet Dönemi Türk Hikayeciliği
1940-1960 arası Türk hikayeciliği, toplumsal gerçeklere ve bireye odaklanan dört farklı akımla şekillendi. Bu akımların hepsi Anadolu'ya ve halk yaşamına önem veriyordu, ama konulara yaklaşımları oldukça farklıydı.
Milli ve dini duyarlılıkları ele alan hikayeler, Milli Edebiyat akımının devamı niteliğindeydi. Anadolu, savaş ve tarih bilinci aşılamayı amaçlayan bu hikayelerde sade ve yalın bir dil kullanıldı. Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu ve Sevinç Çokum bu akımın önemli temsilcileriydi.
Toplumcu gerçekliği ele alan hikayeler ise toplumsal düzensizliklere, çatışmalara ve köy sorunlarına odaklandı. Bu hikayelerde ağa-köylü, zengin-fakir, işçi-patron gibi karşıtlıklar işlendi. Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Orhan Kemal ve Aziz Nesin bu akımın önde gelen isimleri arasındaydı. Köy enstitülerinden mezun yazarlar da kendi bölgelerinin gelişimine katkıda bulundu.
Bireyin iç dünyasını ele alan hikayelerde insanların psikolojik gelgitleri ön plandaydı. Bunalım, yabancılaşma ve yalnızlık temaları işlenirken, bilinç akışı ve iç konuşma teknikleri kullanıldı. Oğuz Atay, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Peyami Safa bu türün önemli temsilcilerindendi.
Merak Uyandırıcı Not: Türk edebiyatında ilk postmodernist olarak kabul edilen Oğuz Atay, hem psikolojik hikayelerde hem de modernist hikayelerde anılması gereken çok yönlü bir yazardır!
Modernist hikayelerde ise toplumsal değer çatışmaları, geleneksel ruh hali ve bireyin karmaşık iç dünyası ele alındı. Varoluşçu akımdan etkilenen bu hikayeler, çağdaş anlatım tekniklerinden yararlandı. Orhan Pamuk, Sait Faik Abasıyanık, Haldun Taner ve Adalet Ağaoğlu bu akımın temsilcileri arasındaydı.