Hikaye Türü ve Tarihçesi
Hikaye, gerçek ya da gerçeğe benzer olayları aktaran kısa düzyazı türüdür. Kısa oluşu, yalın olay örgüsü ve az sayıda karaktere yer vermesi onu romandan ayırır. Zaman ve mekân genellikle ayrıntılı olarak verilmez.
Dünya edebiyatında ilk hikaye örneği İtalyan yazar Boccaccio'nun "Decameron" adlı eseridir. Türk edebiyatına ise Batılı anlamda hikaye 19. yüzyılda Tanzimat Dönemi'nde girmiştir. Ahmet Mithat Efendi'nin "Letaif-i Rivayet"i ilk örnek, Şemsettin Sami'nin "Küçük Şeyler"i ise Batılı anlamdaki ilk hikayedir. Ömer Seyfettin ile Milli Edebiyat Dönemi'nde bağımsız bir tür haline gelmiştir.
Hikayenin yapı unsurları dört temel öğeden oluşur: Olay (kahramanın yaşadığı durum), Kişiler (olayda rol alan karakterler), Mekân (olayın geçtiği yer) ve Zaman olayınyas\candıg˘ıdo¨nem/an.
💡 Merak Uyandırıcı Not: Hikayeler kısa olmasına rağmen, güçlü bir etki bırakabilir. Bazen birkaç sayfalık bir hikaye, 400 sayfalık bir romandan daha fazla düşündürebilir!
Hikayede anlatıcı ve bakış açısı çok önemlidir. Üç temel bakış açısı vardır: Hâkim Bakış Açısı (anlatıcı her şeyi bilen ve gören konumdadır, üçüncü tekil kişi "o" anlatımı kullanılır), Kahraman Bakış Açısı (anlatıcı olayın içindedir, birinci tekil şahıs "ben" kullanılır) ve Gözlemci Bakış Açısı (anlatıcı sadece gördüklerini anlatır, kahramanların iç dünyasını bilemez).
Hikaye çeşitlerinden ilki olay hikayesidir. Bu türde olay örgüsü ve merak unsuru ön plandadır. Serim, düğüm ve çözüm bölümleriyle gelişir ve genellikle şaşırtıcı bir sonla biter. Guy de Maupassant'ın temsil ettiği bu türün Türk edebiyatındaki önemli temsilcileri Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay ve Sabahattin Ali'dir.