Lâle Devri'nde Kültür ve Sanat
III. Ahmed Dönemi'nde Topkapı Sarayı'nda ve Yeni Cami'de olmak üzere iki kütüphane kuruldu. Bu dönemde, başta edebi eserler olmak üzere kültürel ve bilimsel eserlerin Türkçeye çevrilmesi için bir heyet oluşturuldu. Bu heyet; Arapça ve Farsça dışında Batı'da yazılmış tarih, felsefe ve astronomi eserlerini de Türkçeye tercüme etti.
III. Ahmed ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, dönemin bilim ve sanat adamlarını himayelerine aldı ve onları çalışmaya teşvik etti. Lâle Devri'nden önceki dönemlerde yangın ve depremlerle harap olan İstanbul yeniden imar edildi, şehirlerde yeni yollar açıldı, yeni binalar ve köşkler yapıldı, bahçe düzenlemesi önem kazandı.
Tulumbacılar adıyla ilk düzenli itfaiye teşkilatı kuruldu. Sağlık alanında ilk kez çiçek aşısı uygulandı. Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi'nin Fransa'dan dönmesinden sonra İstanbul'da mimari başta olmak üzere birçok alanda Fransız etkisi, süsleme sanatında ise barok ve rokoko tarzları kendini gösterdi.
1748-1755 yılları arasında inşa edilen Nur-u Osmaniye Camisi, ilk Barok tarzı cami olmuştur. 1725 yılında İstanbul'da bir çini atölyesi, bir de kumaş ve çuha atölyesi kurulmuştur.
Nedim ve Şeyh Galip, Lâle Devri'nin önemli şairlerindendir. Osmanlı sanatının gelişme gösterdiği bu dönemde yaşayan Levnî, minyatür sanatında büyük başarılar ortaya koymuştur.
Lâle Devri'nde kültür, mimari, sağlık ve sosyal alanlarda gerçekleştirilen olumlu gelişmelere rağmen, lüks merakı ve israflar nedeniyle sadrazama ve devlet adamlarına karşı tepkiler artmıştır. Lâle Devri, 1730'daki Patrona Halil İsyanı ile kanlı bir şekilde sona ermiştir.
Avrupa'da Rönesans'ı ve Aydınlanma Çağı'nı mümkün kılan en önemli gelişmelerden biri olan modern matbaa, Gutenberg tarafından 1450'lerin başında geliştirilmiştir. Bu buluş, bilginin geniş kitlelere ulaşmasını sağlamış ve toplumsal dönüşümü hızlandırmıştır.