Osmanlı'nın Değişen Konumu ve Rusya'nın Yükselişi
Küçük Kaynarca Antlaşması'nın etkisiyle Karadeniz, Osmanlı Devleti için güvenli bir deniz olma özelliğini yitirmiş ve bir tehlike unsuru haline gelmiştir. İstanbul'u muhtemel bir saldırıya karşı korumak için Boğaz girişinde beş kale yapılmıştır.
Bu antlaşma ile Rusya, Ortodoks halkların koruyuculuğunu alarak Osmanlı'nın iç işlerine sürekli müdahale etme fırsatı elde etmiştir. Ruslar, konsoloslukları sayesinde Balkan milletleri ile yakın temasta bulunarak Panslavizm politikasını uygulama zemini hazırlamışlardır.
Bu dönemde Avrupalı güçler, özellikle İngiltere ve Fransa gibi sömürgeci devletler, dünya denizlerinde hakimiyet kurmak için mücadele etmişlerdir. Osmanlı Devleti ise bu güç yarışında giderek geride kalmıştır.
XVII. ve XVIII. yüzyıllar, Osmanlı Devleti için bir dönüm noktası olmuştur. Batı karşısındaki askeri üstünlüğünü kaybeden ve siyasi alanda tavizler vermek zorunda kalan Osmanlı, artık eski gücünü yitirmeye başlamıştır. Rusya ise yükselen bir güç olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır.
Sonuç olarak: XVII. ve XVIII. yüzyıllar, Osmanlı Devleti'nin uluslararası arenada eski gücünü kaybettiği, Avrupa devletlerinin ise sömürgecilik faaliyetleri ve yeni ticaret yollarıyla güçlendiği bir dönemi işaret etmektedir. Bu süreç, sonraki yüzyıllarda Osmanlı'nın yaşayacağı modernleşme çabalarının da temelini oluşturmuştur.