Rusya'nın Yükselişi ve Osmanlı'nın Deniz Hakimiyetinin Kaybı
Rusya'nın Açık Denizlere Açılması:
Çar I. Petro'dan itibaren Rusya, sıcak denizlere çıkma politikasını benimsedi ve yayılma alanı olarak Osmanlı coğrafyasını seçti. Özellikle Kırım, Karadeniz'e, İstanbul'a ve Akdeniz'e açılmanın kapısı olduğu için Rusya için stratejik önemdeydi.
Rusya'nın diğer hedefi, Balkanlar'daki Slavları Panslavizm politikasıyla kendine bağlamaktı. Böylece Balkanlar üzerinden Ege ve Akdeniz'e açılabilecekti. 1736'da Azak Denizi'ni kontrolüne alan Rusya, 1770'te İngiliz desteğiyle Çeşme'de Osmanlı donanmasını yaktı. 1774'te Karadeniz'de hakimiyet kurdu ve 1783'te Kırım'ı ilhak etti. Osmanlı, 1792 Yaş Antlaşması ile Kırım'ın Rusya'ya ait olduğunu kabul etti.
Osmanlı'nın Karadeniz Hakimiyetinin Zayıflama Süreci:
XV. yüzyılda Karadeniz'de, XVI. yüzyılda ise Akdeniz'de hakimiyetini kuran Osmanlı, Karadeniz'de yalnızca imtiyaz tanıdığı ülkelerin (Venedik, Fransa, İngiltere, Hollanda) ticari gemilerine izin veriyordu.
1700 İstanbul Antlaşması ile Azak Kalesi'ni Rusya'ya bırakan Osmanlı, böylece Rusya'ya Karadeniz'e açılma imkanı tanıdı. Rusya, Karadeniz'de ilk serbest ticaret hakkını 1720'de elde etti. 1739 Belgrad Antlaşması ile Rusya Karadeniz'de gemi bulunduramayacak, ancak Rus tüccarları Osmanlı gemileriyle ticaret yapabilecekti.
Osmanlı'nın Akdeniz Hakimiyetinin Zayıflaması:
Coğrafi Keşifler sonrası ticaretin Akdeniz'den okyanuslara kaymasıyla Venedik, Ceneviz gibi deniz ticaret devletleri ve Osmanlı olumsuz etkilendi. Deniz ticaretini canlı tutmak isteyen Osmanlı, Avrupalı devletlere kapitülasyonlar verdi.
Önemli Not: 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, Kırım'ın Osmanlı'dan ayrılıp bağımsız olması ve Rusya'nın Karadeniz'de ticaret serbestisi kazanmasıyla Osmanlı deniz hakimiyetinin sonu olmuştur.