Osmanlı'dan Kalan Mirasımız
Osmanlı Devleti, yaklaşık 600 yıl üç kıtada hüküm sürdü ve bu süre içinde zengin bir kültürel miras oluşturdu. Bu miras, birçok yerli ve yabancı seyyahın ilgisini çekti. Seyyahlar, gezdikleri yerlerdeki izlenimlerini ve edindikleri bilgileri seyahatnamelerinde anlattılar.
Osmanlı'da en ünlü seyyah Evliya Çelebi'dir. Birçok yeri gezen Çelebi, izlenimlerini meşhur seyahatnamesinde topladı. Bugün birçok yerin geçmişi hakkındaki bilgileri onun eserinden öğrenebiliyoruz. Seyyahlar Osmanlı'daki konukseverlikten, gelenek ve göreneklerden, hayvan sevgisinden, dini bayramlardan, büyüklere saygıdan, temizliğe verilen önemden ve mimari eserlerden etkilendiler.
Düşün ve uygula! Evliya Çelebi'nin senin şehrini ziyaret ettiğini ve seyahatnamesine yazdığını hayal et. Sence nelerden etkilenirdi?
Osmanlı sanatında mimari eserler ön plandaydı. Camiler, medreseler, hanlar, hamamlar ve çeşmeler göz alıcı sanat eserleriyle bezenmişti. Türk kültür ve sanatını yansıtan el sanatları arasında çini, ebru, hat ve halıcılık önemli yer tutuyordu.
Çini, toprağın pişirilerek şekillendirilmesiyle oluşan bir el sanatıydı. Ebru, özel boyalar ve at kılından yapılan fırçalarla suya resmedilen bir süsleme sanatıydı. Hat, güzel yazı yazma sanatıydı ve mimari eserlerde, özellikle camilerde hat sanatının en güzel örneklerini görmek mümkündü. Halıcılık ise Türklerin en önemli el sanatlarından biriydi ve Türk halıları Avrupalı ressamların tablolarına bile konu olmuştu.
Osmanlı kültürünün önemli unsurlarından biri de Türk kahvesiydi. 16. yüzyılda Yemen'den gelen kahve, Türklerin farklı pişirme metoduyla Türk kahvesi halini almıştı. Osmanlı'dan günümüze kalan ilginç bir gelenek de Zimem Defteri uygulamasıydı. Ramazan ayında zengin hayırseverler, esnaftaki veresiye defterlerini satın alarak borçluların borçlarını ödüyordu. Böylece yardımlaşma gizli kalıyor, ne yardım eden ne de yardım edilen birbirini tanıyordu.