Simyadan Kimyaya Geçiş
Modern kimyanın doğuşu birkaç önemli bilim insanının çalışmalarıyla şekillenmiştir. Robert Boyle'un modern element tanımı, Priestley'nin oksijeni keşfi ve Lavoisier'in kütlenin korunumu kanununu deneysel olarak kanıtlaması bu dönüşümün temel taşlarıdır. Bu nedenle Boyle, Priestley ve Lavoisier modern kimyanın öncüleri olarak kabul edilirler.
Kimya biliminin gelişimi üç ana dönemde incelenebilir. Simya döneminde Aristo'nun fikirleri egemendi. Geleneksel Kimya döneminde J.J. Becher "filojisten" kuramını geliştirdi, ancak bu kuram sonradan Lavoisier tarafından çürütüldü. 19. yüzyıl ve sonrasını kapsayan Modern Kimya dönemi, Lavoisier'in kütlenin korunumu yasasını bulmasıyla başladı.
Eski çağ insanları kimyayı günlük hayatlarında pratik olarak kullanıyorlardı. Barınma için metalleri işliyor, yiyecekleri tuz ve kükürt buharıyla saklıyor, hastalıkları bitkilerle tedavi ediyorlardı. Süslenme ve boyamada kibris taşı, göz taşı ve şap kullanıyor, çömlek yapımında kili işliyorlardı.
Bunu biliyor muydun? Simya sadece kimya değil, felsefe, tıp, astroloji, fizik, biyoloji, din, ekonomi ve metalurji gibi birçok alanı kapsayan geniş bir çalışma alanıydı!
Simyacıların birçok keşfi bugünkü kimya laboratuvarlarının temelini oluşturmuştur: imbik, damıtma, kavurma, özütleme, süzme ve mayalama teknikleri bunlardan bazılarıdır. Ayrıca bugün bildiğimiz birçok kimyasal madde de simyacılar tarafından keşfedilmiştir: nitrik asit (kezzap), sülfürik asit (zaç yağı), hidroklorik asit (tuz ruhu) ve bakır sülfat (göz taşı) bunlardan bazılarıdır.