Toplumsal Problemler ve İnanç-Akıl İlişkisi
Fârâbî "El-Medinet'ül Fazıla" eserinde erdemli şehir fikrini geliştirdi. Ona göre bilgili ve yetkin bir kişi (peygamber ya da filozof) tarafından yönetilen devletlerde insanlar mutlu olabilir.
İbn Haldun devletleri canlı organizmaya benzetti. "Mukaddime" eserinde devletlerin doğma, gelişme ve ölme süreçlerini üç aşamada inceledi: kuruluş, yükselme ve çöküş.
İnanç-akıl ilişkisi konusunda her iki gelenekte farklı yaklaşımlar gelişti. Hristiyan felsefesinde Tertullian "akıl almaz olduğu için inanıyorum" derken, Clemens "anlamak için inanıyorum" diyerek aklın önemini vurguladı.
İslam felsefesinde ise İbn Rüşd inançsal olanın akılsal olduğunu, Gazâlî ise kalbin algılamasının önemli olduğunu savundu.
💡 Sonuç: Bu dönem felsefeleri akıl ve inancı uzlaştırma konusunda farklı yollar denemiştir.