Devlet Yönetimi ve Ordu
Türkiye Selçuklu Devletinde yönetim anlayışı, eski Türk devletlerinden gelen geleneklerle İslami unsurların birleşiminden oluşuyordu. Kut anlayışı İslamiyet sonrası kurulan devletlerde de devam etti. "Devlet, hükümdar ailesinin ortak malıdır" anlayışı, güçlü kişilerin tahta çıkmasını sağlarken taht kavgalarına da zemin hazırladı.
Hükümdarlar Orta Asya'dan getirdikleri Han, Hakan, Kağan gibi unvanların yanında İran-İslam geleneğinden gelen Sultan, Padişah, Şah gibi unvanları da kullanmaya başladılar. Türkiye Selçuklu Devleti'nde İran etkisiyle Keykubat, Keykavus, Keyhüsrev gibi Farsça unvanların kullanımı arttı.
Hanedana mensup olup eyaletlere yönetici olarak atanan şehzadelere melik denirdi. Melikler, Atabey denilen deneyimli kişilerin gözetiminde yetişir, kendi adlarına para bastıramazlar, yabancı devletlerle antlaşma yapamazlardı ancak iç işlerinde serbesttiler.
Türk-İslam Devletleri'nde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı organa Divan denirdi. Türkiye Selçuklu Devleti'nde başlıca divanlar: Divan-ı Saltanat, Divan-ı İstifa (maliye işleri), Divan-ı Tuğra (yazışmalar), Divan-ı Arz (askerlik işleri), Divan-ı İşraf (teftiş), Divan-ı Mezalim (yüksek mahkeme) ve Niyabet-i Saltanat'tı.
Not: Türklerin veraset (kalıtım) anlayışı düzensiz olup, devletin en zayıf noktasını oluşturuyordu. Bu aynı zamanda Türk devletlerinin federatif yapısının sebeplerinden biriydi.