Psikolojide Yaklaşımlar
Yapısalcı (Strüktüralizm) Yaklaşım
Kurucusu Wilhelm Wundt'tur. Bu yaklaşım "ne" sorusuna odaklanır. Zihnin algı, düşünce, irade ve bellek gibi çeşitli ögelere ayrıldığını savunur. İnsan bilincini parçacı yaklaşımla ele alır. İçebakış (introspeksiyon) yöntemini kullanır.
İşlevsel (Fonksiyonalizm) Yaklaşım
William James, John Dewey gibi isimler tarafından temsil edilir. Yapısalcılığa karşı çıkan bu yaklaşım, zihnin yapısından çok işlevlerini önemser. "Zihin ne içindir?" sorusuna yanıt arar. Zihnin temel işlevi çevreye uyum sağlamaktır. İçebakış ve gözlem metodunu kullanır.
Davranışsal (Biheviyorizm) Yaklaşım
John Watson tarafından başlatılmıştır. İçsel süreçleri reddederek sadece gözlenebilen davranışları inceler. Deney ve dış gözlem yöntemlerini kullanır. Davranışların öğrenme yoluyla kazanıldığını savunur. Bu yaklaşıma Uyarıcı-Tepki U−T psikolojisi de denir.
Psikodinamik (Psikoanalitik) Yaklaşım
Sigmund Freud tarafından kurulmuştur. Bireyin geçmiş yaşantılarının, özellikle 0-6 yaş arası çocukluk deneyimlerinin kişiliği etkilediğini savunur. Freud'a göre insan doğuştan saldırganlık ve cinsellik güdülerine sahiptir. Kişiliği id, ego ve süperego olarak üçe ayırır.
Dikkat! Psikanaliz yönteminde bilinçaltına itilmiş dürtüler hipnoz, rüya analizi ve serbest çağrışım teknikleriyle bilince çıkarılmaya çalışılır.
Gestalt (Bütüncül) Yaklaşım
Max Wertheimer tarafından kurulmuştur. "Parçacı" yaklaşımlara karşı çıkarak, bütünün parçaların toplamından farklı olduğunu savunur. Parçalar birbirinden bağımsız değil, birbiriyle ilişkili olarak algılanır. Sezgi metodunu kullanır.
Hümanist (İnsancıl) Yaklaşım
Temsilcileri arasında Maslow ve Rogers bulunur. İnsanı özgür ve aktif bir varlık olarak görür. İnsanın eylemlerinde bilinçli olduğunu savunur. İnsanları anlamak için empati metodunu kullanır. Psikolojinin amacı insanı anlamaktır.
Bilişsel Yaklaşım
Jean Piaget ve Jerome Bruner'in öncülük ettiği yaklaşımdır. İnsanın dikkat, algı, düşünme, bellek gibi zihinsel süreçlerle etkin bir varlık olduğunu savunur. Bu yaklaşıma göre insan, dışarıdan gelen uyarıcıları algılayan, işleyen ve anlamlandıran aktif bir varlıktır.
Nörobiyolojik Yaklaşım
Adolf Meyer tarafından temsil edilir. Sinir sistemi, iç salgı bezleri ve beynin davranışlar üzerindeki etkisini inceler. Nörokimyasal süreçlerin davranışları etkilediğini savunur.