Ekonomi ve Eğitim İlişkisi
İnsangücü kaynağının geliştirilmesi ile ekonomik kalkınma arasındaki ilişkiler, eğitim ve ekonomi ilişkilerinin odak noktasını oluşturur. Bertrand Russell ekonomik etkenlerin eğitime etkisini dört açıdan değerlendirir: Ülkenin ekonomik durumu eğitime ayrılan kaynakları belirler; eğitim verimi artırmayı amaçlar; dağıtım düzeni eğitimi etkiler; ve kişiler tarafından yapılan bağışlar eğitimi şekillendirir.
Eğitimin Tüketim Özelliği:
Eğitim harcamaları bir tüketim olarak görülebilir, ancak eğitim diğer tüketim mallarından farklıdır çünkü kullanılmakla tükenmez. Eğitime yapılacak harcamaların miktarı ulusal gelir, halkın ilgisi, öğrenim çağındaki gençlerin sayısı gibi faktörlere bağlıdır.
Önemli: "İnsan Sermayesi" kuramı, insanların eğitim yoluyla kendilerine yatırım yaparak gelecekteki gelirlerini yükseltmelerini öngörür. Ancak Türkiye'de eğitilmiş bireylerin her zaman ekonomik getiri sağlayamadığı görülmektedir.
Eğitimin Yatırım Özelliği:
Eğitim, çalışan nüfusun gelecekteki verimlilik kapasitesini artırmak açısından bir yatırımdır. Eğitim harcamaları, öğrencinin gelecekteki verimliliğini ve kazancını artırması oranında yatırım sayılır.
Eğitim, verimliliğin ve ulusal üretimin artırılmasında şu işlevlere sahiptir:
- Bilimsel araştırma teknikleri geliştirmek ve öğretmek
- Potansiyel yetenekleri keşfetmek ve işlemek
- Üretim için gerekli bilgilerin kuşaklararası aktarımını sağlamak
Sanayileşmiş toplumlarda işçi eğitimi büyük önem taşır. İşçi eğitimi ile ilgilenen kurumlar arasında resmi organlar, üniversiteler, bağımsız gönüllü kuruluşlar, sendikalar ve uluslararası kuruluşlar yer alır. Türkiye'de işçi eğitimi çoğunlukla resmi organlar ve işverenler tarafından yürütülürken, genel işçi eğitimi sendikalar tarafından gerçekleştirilir.