Siyaset felsefesinin temel konularından biri olan birey-devlet ilişkisi, toplumsal düzenin nasıl sağlanacağı sorusuna yanıt arar. Bu ilişkinin temelinde, bireylerin haklarının korunması ve devletin meşruiyeti yer alır.
John Locke, modern devlet teorisinin öncülerinden biridir ve toplum sözleşmesi kavramını geliştirmiştir. Locke'a göre insanlar doğa durumunda özgür ve eşittir, ancak haklarını daha iyi koruyabilmek için bir araya gelerek devleti oluştururlar. John Locke devlet anlayışı bireyin temel haklarını (yaşam, özgürlük ve mülkiyet) korumayı amaçlar. Locke'un "boş levha" teorisi, insanın doğuştan gelen bilgilerle değil, deneyimle şekillendiğini savunur.
Montesquieu güçler ayrılığı ilkesi, modern demokrasilerin temel taşlarından biridir. Güçler ayrılığı nedir sorusunun cevabı, devlet yetkilerinin yasama, yürütme ve yargı olarak üçe bölünmesi ve birbirini denetlemesidir. Bu sistem, tek bir kişi veya kurumun tüm gücü elinde toplamasını engelleyerek despotizmi önler. Güçler birliği ise tüm yetkilerin tek elde toplandığı sistemdir. Rousseau, Hobbes ve Locke'un toplum sözleşmesi teorileri farklılık gösterir: Hobbes mutlak monarşiyi savunurken, Rousseau devlet anlayışı genel iradeye dayalı bir demokrasiyi önerir. Locke ise sınırlı devlet ve bireysel hakların korunmasını vurgular.