İslamiyet Öncesi Türk Düşüncesi ve Kültürü
Türklerin dünya görüşü gündelik yaşamlarıyla iç içe geçmişti. Örneğin, çadır kültürü sadece bir barınma değil, aynı zamanda evrenin bir yansımasıydı - çadırın direği göğün direğini, kubbemsi üst kısmı ise gökyüzünü temsil ediyordu. Bu kozmolojik anlayış, bozkır kültürü ve konargöçer yaşam tarzından etkilenmişti.
Eski Türkler doğayla uyumlu bir inanç sistemi geliştirmişlerdi. Yer-Su inancında dağ, ağaç, orman, su ve göl gibi doğal varlıklar kutsal sayılıyor ve Tanrı'nın hediyeleri olarak görülüyordu. Gök Tanrı inancı ve Atalar Kültü de önemliydi - ölmüş ataların ruhlarının aileyi koruduğuna inanılıyor, onlar için törenler düzenleniyordu.
Türklerin devlet anlayışında Kut önemli bir kavramdı - Tanrı'nın hükümdarlara verdiği kutsal yönetme yetkisini ifade ediyordu. Devlet işlerinin görüşüldüğü Toy (keneş) meclisinde, kağan başkanlık ederdi. Törenin değişmez dört ilkesi adalet, eşitlik, insanlık ve iyilikti.
Biliyor muydun? Uygur Türkleri tıp alanında oldukça ileriydi. Yerleşik hayata geçmiş, kentler kurmuş, tıp ve ilaç yapımında gelişmiş, bitkisel tedavi yöntemleri geliştirmişlerdi. Otacı veya Atasagun olarak adlandırılan hekimler, bitkilerden ilaç yapıp hastaları tedavi ederlerdi.
Eski Türklerde ölüm ve ötesi de önemli kavramlardı. Yug adı verilen cenaze törenleri yapılır, kurbanlar kesilir ve dualar edilirdi. Uçmak (cennet) ve Tamu (cehennem) ölümden sonraki dünyayı tanımlıyordu. Kahramanların mezarlarına, öldürdükleri düşman sayısı kadar dikilen taş heykellere Balbal denirken, mezarlar üzerine taş ve toprak yığılarak yapılan tümsek mezarlara Kurgan adı verilirdi.